Anne-babanın çocuğun davranışlarını anlaşılır gerekçelerle sınırlandırmasıdır. Amaç, çocuğun özgürlüğünü kısıtlamadan ve olumlu ilişkiyi koruyarak ona nasıl sınır koyacaklarını öğretmektir.
Çocuklar büyür ve gelişir. Yaşadıkları dünyanın kurallarını anlamak isterler ve buna ihtiyaç duyarlar. Kendilerinden ne beklendiğini, diğer insanların gözünde durdukları yeri, ne kadar ileri gidebileceklerini, fazla ileri gittiklerinde neler olabileceğini bilmek isterler: ‘’NE KADAR İLERİ GİDEBİLİRİM?’’ Buna bağlı gelişen özerklik ihtiyacı ile sorumluluk almaya hazır hale gelirler. Çevrelerini keşfetmeye yönelirler, sınırlarını deneyerek tecrübe ederler. Sınırlar, bu öğrenme ve keşfetme sürecinde çok önemli rol oynar ancak gönderilen mesajlar net ve tutarlı değilse ebeveynin öğretmeye çalıştığı kurallar işlemez duruma gelebilir (Mackenzie,2003).
Etkin sınır koyma, ebeveynlerin çocuklarına istenilen davranışları ve bu davranışı öğretmek için gerekli kural ve beklentileri içeren süreci ifade eder. Çocuklarda istenilmeyen davranışları önleme ve aile kurallarını en net ve anlaşılır şekilde çocuğa öğretmeyi mümkün kılan ihtiyaç duyulan yöntemler bütünüdür (Mackenzie, 2003). 
Ebeveynler çocuğun ihtiyaçlarını dikkate alarak sağlıklı sınırlar içerisinde bu fırsatı sunduğunda çocuğun sağlıklı gelişimine, sorumluluk bilincinin gelişmesine, topluma ve kurallara uyum sağlamasına destek olur. Bu uyumla birlikte olumlu ilişkiyi de korumuş olur. 
Sınırlar sayesinde (Sınırlar (≠) Ceza; Sınırlar (=) Güvenli Çemberler
Çocuklar kendilerini güvende hissederler 
Gerektiğinde (kendine ve başkasına zarar verebileceği durumlarda) anne babasının kendisini durduracağını bilmenin rahatlığını yaşar.
Ebeveynlerinin kendisini önemsediğini, değer verdiğini hisseder.
Sınır Koyarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? 
Koyulan sınır ve kurallar, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmalı
Olumlu ebeveyn-çocuk ilişkisi
Açık ve net kısa mesajlar
Uyumlu ve tutarlı davranmak
Kararlı olmak 
Her zamanki ses tonuyla iletişim kurmak
Sınır Koymanın Basamakları
Talimat (yönerge) verme: «Sınır ya da kural» açık ve kararlı bir tavırla söylenmelidir. Yüz ifadesi, duruş ve ses tonu ile ebeveyn ciddi olduğunu göstermelidir.

  «Duru, emniyet kemerini takmalısın, güvende olman çok önemli»
Uyarma: Çocuk söyleneni yerine getirmezse, sınırı tekrarlayıp ardından gelecek yaptırım için uyarıda bulunmalıdır. 
«Duru emniyet kemerini takmadan arabada yolculuk yapamazsın. Eğer emniyet kemerini takmazsan seni evde anneannenle bırakmak zorunda kalacağım»
Yaptırım: Çocuk uyarıya aldırmıyorsa, belirtilen yaptırımı uygulamak gerekir. 
(Çocuğu arabadan indirerek) 
«Peki, Duru burada anneannenle kalıyorsun»
Tekrar İlişki Kurma: En uygun zamanda, şu noktaları vurgulamak gerekir: Ebeveynin çocuğu kabul ettiğini – çocuğun davranışının tehlikeli ya da sorun yaratan bir davranış olduğunu – bu nedenle davranışa sınır konduğunu açıklar.

 «Duru, seni çok seviyor ve değer veriyorum. Ancak emniyet kemeri takmadan arabada gitmene izin veremem. Bu çok tehlikeli olduğu için bizim ailemizdeki herkes arabaya bindiğinde emniyet kemerini takar»
Günlük hayatta sık şahit olduğumuz bir durum üzerinden inceleyecek olursak; 
ÖRNEK: Kardeşine veya ebeveynine vurmak isteyen bir çocuk
Öfkeli olduğunu ve kardeşine vurmak istediğini görüyorum kızgın gibisin. Öfkelenebilirsin ama kardeşine vuramazsın. Sinirini atmak için oyuncak ayını, yastığını yumruklayabilirsin.
Kardeşine vurmayı seçersen bugün onunla başka oyun oynamamayı seçmiş oluyorsun.
Uyarıya rağmen davranış devam ederse kardeşiyle o gün geçireceği vakit kısıtlanmalı.
Bugün biraz tatsız şeyler yaşandı bu da seni öfkelendirdi. Kardeşini de seni de çok seviyorum incinmenizi istemiyorum. Öfkelendiğinde kardeşine vurmak dışında başka ne yapabilirsin beraber sakinleşme kavanozu hazırlayalım mı?
Sınır konusu sizleri çok zorluyor ve anne baba olarak bir tutarlılık sağlamakta güçlük çekiyorsanız bir uzmandan destek alabilirsiniz. 
                                                                                                                                                       
Psikolog İrem Gökcen